Ülkemizde Başakşehir, Fenerbahçe, Osmanlıspor ve Gaziantep FK formaları giyen, Sarı-Lacivertliler’in ligde son şampiyon olduğu 2013-2014 döneminin takımında yer alan, artık Türkçe konuşarak büsbütün bizden biri olan Pierre Webo konuğumuz oldu. Geçen dönemin sonuna kadar Başakşehir’de yardımcı antrenörlük yapan ve teknik yöneticiliğe hazırlanan Kamerunlu futbol adamı, arkadaşımız Atalay Özçelikli’ye samimi açıklamalar yaptı. Fenerbahçe taraftarının sevgilisi olan Webo, devrin Lideri Aziz Yıldırım hakkında enteresan, Başakşehir’de yanında çalıştığı Galatasaray Teknik Yöneticisi Okan Buruk hakkında ise savlı tabirler kullandı. Deneyimli isim, Türk futbol tarihinin de en yetenekli oyuncusunu açıkladı. İşte o röportaj…

‘İYİ BAŞLANGIÇ YAPTIM’

Türkiye’ye geldiğinde birinci olarak İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da oynadın. Türkiye’deki mesleğin olağanüstü başladı. Birinci maçında Galatasaray’a ikinci maçında Trabzonspor’a gol attın, akabinde Fenerbahçe’ye iki gol attın. Nasıl bir motivasyonun vardı? Amacın Türkiye’deki büyük ekiplerde oynamak mıydı?

“Öncelikle başlangıç yeterli oldu. Çok âlâ bir kadro, çok âlâ bir ortam ve çok güzel bir hoca vardı. Abdullah Avcı çok güzeldi. Benim için en değerli şey bulunduğum ortamda cümbüş ve keyif olması, bununla birlikte futbolcuların irtibatlarının âlâ olması. İBB’de de tüm bu ögeler vardı. Ben de o ortamda âlâ başlangıç yaptım, uygun günler geçirdim. Büyük kadrolara da goller attım.”

‘BASKI KURUP HAKEMLERİ ETKİLEYEBİLİYORDUK’

Daha sonra Fenerbahçe’ye transfer oldun. Son şampiyonluk döneminde sen de vardın. Sizler için nasıl bir dönemdi?

“Fenerbahçe’deki şampiyonluk döneminde çok âlâ bir grup ve çok güzel oyuncular yoktu aslında yalnızca çok da düzgün, çok da güçlü karakterler vardı o kadroda. Volkan üzere, Emre üzere, kendimi de dahil edebilirim bu karakterlere. Maç içerisinde baskı kurabiliyorduk, hakemleri dahi etkileyebiliyorduk zira çok güçlü karakterde oyunculardık. Bruno Alves de öyleydi ya da Mehmet Topuz’u örnek verebilirim maç sonralarına, idmanlarına köpeğini getiriyordu, eğleniyorduk o dönem. Yalnızca futbol değildi olay, ortamımız çok uygundu ve bunlar birleşince şampiyonluk geldi.”

Başakşehir benim doğduğum yer, orası benim annem üzere… Ancak Fenerbahçe benim için bir aşk, bir tutku… Orada çok anılarımız var. Kadıköy’de çok hoş günler geçirdik. Biz orada 11 kişi değil, 12 kişi oynuyorduk, taraftarımızla bütünleşiyorduk. O dayanağı asla unutamam. Kadıköy’e çıktığım vakit kendimi dünyanın en âlâ golcüsü üzere hissediyordum. Taraftar, futbolcuya büyük özgüven veriyordu, bizi çok güzel hissettiriyorlardı.

‘HÜCUM DÖRTLÜMÜZ FANTASTİKTİ’

Webo, Sow, Kuyt ve Emenike dörtlüsü çok tehlikeliydi. Bu dörtlüyü nasıl tanımlarsın?

“Takımdaki herkes çok yeterliydi lakin Webo, Kuyt, Emenike ve Sow dörtlüsü de çok kaliteliydi, fantastikti. Lakin biz kadro olarak çok yetenekliydik ve ilerde bu işleri yapmamız çok rahat oluyordu. Ersun Yanal da ‘Bu oyuncuların zihin yapısı birbirine çok uygun’ diye söylüyordu. Saha içi, saha dışı çok uygun anlaşıyorduk. Çabanın son anlarına girdiğimizde de bir formda gol atacağımızı biliyorduk. Zira grup o noktaya getiriyordu bizi, biz de son noktayı koyuyorduk.”

‘AZİZ LİDER, KAYBETTİĞİMİZDE KARŞISINDAKİ İNSANI ÖLDÜRMEK İSTEYEBİLİRDİ!’

Aziz Yıldırım üzere bir karakterle çalıştın. Onunla unutamadığın bir anın var mı? Şampiyonluk günü, derbi sonraları, olumsuz sonuçlar… Bu tip günlerden sonra neler olurdu?

“Öncelikle Aziz Yıldırım harika bir lider. Türk futbol yapısını, Türk ekosistemini çok güzel bilen biri. Mükemmel bir insan, her vakit yanımızdaydı. Maçtan evvel bizimle konuşurdu, güler, eğlenirdik. Büyük maçlar öncesinde de güldürür, bizi rahatlatırdı, üzerimizden baskıyı alırdı. Aziz Yıldırım çok yardımcı oluyordu herkese. ‘Şampiyon olmak için bu maçı kazanmamız lazım’ kederi, biz de motive çıkar oynadık. Yalnızca saha içi değil, saha dışında da eksiksiz bir insandı. Aslında Fenerbahçe’de oynuyorsanız maçları kazanmak zorundasınız. Maçları kaybettikten sonra alışılmış Aziz Yıldırım liderden evvel çok büyük bir taraftardı, büyük tutkusu vardı. Kaybettiğimiz kimi maçlar sonrasında o taraftar kimliğiyle karşısındaki insanı bile öldürmek isteyebilirdi. Ancak bunu tutkusundan yapardı, kimi derbiler sonrasında gelir, ‘Bu bu türlü olmaz! Kaybetmemeliyiz, kaybetmemek lazım bu türlü maçları’ sıkıntısı. Böylesine bildirileri çok net verirdi.”

Fenerbahçe’ye gelmeden evvel de kulübün ne kadar büyük olduğunu biliyordum. Lakin Fenerbahçe’ye geldiğim vakti bunu çok daha uygun anladım, anlatılandan çok daha büyük bir kulüp olduğunu gördüm. Zira orada sizin özel bir futbolcu olduğunuzu topluluktaki herkes size hissettiriyor. Bu türlü özel hissedince kendinizi performansınız da artıyor. Ben uygun bir golcü olduğumun farkındaydım fakat Fenerbahçe’deyken dünyanın en düzgün golcüsü üzere hissediyordum kendimi. 

‘TÜRK FUTBOL TARİHİNİN EN DÜZGÜNÜ EMRE BELÖZOĞLU’

Fenerbahçe’de İsmail Kartal’la da çalıştın. Şu anda İsmail Kartal, Fenerbahçe’nin hocası. Bu dönem Sarı-Lacivertliler’in ligde ve Avrupa’da bahtını nasıl görüyorsun?

“O ekiple, şuanki kadrosu karşılamak hiç hakikat olmaz. Büsbütün farklı yapıda ekipler. Bizim ekibimizde çok kaliteli, çok baskın oyuncular vardı. Şu anda da çok kaliteli oyuncular var lakin yeniden de jenarasyon farkı var. Örneğin o periyot bizim grupta Emre Belözoğlu vardı. Türk tarihinin en yetenekli, en güzel oyuncusu olduğunu düşünüyorum. Mesela onu biriyle kıyaslamam asla hakikat olmaz. Kadronun kimyası da çok kıymetli. Bizim kimyamız tutmuştu ve şampiyon olmuştuk. Bu dönem da çok âlâ takım kuruldu. Çok değerli isimler var grupta; örneğin Dzeko… Çok düzgün bir forvet, düzgün bir karakter. Fenerbahçe’de oynuyorsanız ve şampiyon olmak istiyorsanız maçın başından sonuna kadar savaşmak zorundasınız. Galatasaray ve Beşiktaş da uygun takımlar kurdu. Genel olarak Türkiye Ligi’nde yalnızca kalite yetmiyor, şampiyon olmak için, başka kadrolarla baş etmek için savaşmanız gerekiyor.”

Tecrübeli futbol adamı, arkadaşımız Atalay Özçelikli’ye samimi açıklamalarda bulundu…

‘SÜPER LİGİ ÇOK GÜZEL BİLİYORUM, TEKNİK YÖNETİCİ OLMAK İSTİYORUM’

Biraz daha günümüze gelelim… Antrenörlük mesleğine başladın.  Okan Buruk, Aykut Kocaman, Emre Belözoğlu üzere .ok değerli isimlerin yanında çalıştın. Şu anda teknik yönetici olmak için kendini hazır hissediyor musun? Gayelerin nelerdir?

“Çok değerli hocalarla çalıştım, hepsinin birbirinden farklı yapıları vardı ancak mentaliteleri birebirdi. Hepsi winner (kazanan) karakterli hocalardı. Hepsi maçın sonunda kazanmak istiyorlardı. Ben de bu ligi artık biliyorum. 10 yıldır buradayım, lige dair çok deneyimim, fikrim var. Birinci adam olma fikrim var. Uygun işler yapacağımı düşünüyorum. Takım-hoca ahengi olduğu vakit ortaya çok uygun şeyler çıkacağına inanıyorum. Bu ligde çalışmak istiyorum. Avrupa’da çok fazla kontağım var. Lakin ben 10 yıldır buradayım, burası benim ikinci konutum. İleriye dönük Avrupa’da çalışmak istiyorum lakin gerçekçi ve net olarak burada bir şeyler başarmak istiyorum. Mesleğime dönük en büyük gayem ise Kamerun Ulusal Ekibi’ni çalıştırmak.”

‘OKAN BURUK, GALATASARAY’LA AVRUPA KUPASI KAZANABİLİR’

Okan Buruk’la, Başakşehir’de şampiyonluk yaşadın. Akabinde Okan hoca geçen dönem Galatasaray’la da şampiyon oldu. Okan hocayı bir teknik yönetici olarak nasıl değerlendiriyorsun? Sence Okan Hoca Avrupa’ya gidebilir mi? Orada başarılı olabilir mi?

“Okan Buruk mesleğimde tanıdığım en dayanılmaz insanlardan birisi. Yalnızca çok güzel bir hoca değil, tıpkı vakitte eksiksiz bir karakter. O kadar uygun bir hoca ki çalıştığı kadrolara da bunu yansıtıyor. Her grubunu başarılı yaptı. Avrupa’da başarılı olabilecek bir hoca. Lakin kupalar kazanmak için Avrupa’ya gitmesine gerek yok. Lokal kupaları esasen kazanıyor hoca ve Galatasaray. Galatasaray’ın ayrıyeten 1 Avrupa Kupası da var. Neden daha fazlası olmasın? Sevilla 7 defa kazandı. Okan hoca da bunları yapabilecek bir hoca. Galatasaray’la, Avrupa Kupası kazanabilir. Galatasaray da tırnak içinde söylüyorum bunu maalesef (gülerek) Türkiye’nin en başarılı ve en büyük kulübü.”

‘TÜRKİYE, ONA SAHİP OLDUĞU İÇİN ÇOK ŞANSLI’

Emre Belözoğlu da gelecekte en değerli teknik yöneticilerden birisi olacak üzere görünüyor. Emre hocayı nasıl değerlendiriyorsun?

“Emre Belözoğlu yeni neslin en çağdaş hocalarından birisi. Futbolu yalnızca 90 dakika olarak görmüyor, öncesi ve sonrası var. Yemesi, içmesi, uyku sistemi, hayat tarzı… Futbolun tüm ayrıntılarına hakim. Türkiye, onun üzere hocaya sahip olduğu için çok şanslı. Kazanma yapısı olan, kazanmayı çok isteyen, tüm ayrıntıları uygulamaya çalışan, çok kıymetli bir insan. Bu kadar fazla hocalık potansiyeli olduğunu kestirim edemezdim. Yanında çalışınca bunu çok net anladım. Bana da çok yararı oldu.”

‘ARDA GÜLER İÇİN BENİ ARADILAR!’

Arda Güler, Real Madrid’e transfer olduğunda İspanyollar senin de fikrini sordular. Arda Güler hakkında neler söyledin?

“Arda Güler çok büyük bir yetenek ve çok büyük bir potansiyeli var. Bunu ortaya çıkarmak için de büyük efor sarf ediyor. Futboldan pek anlamayan birisi bile Arda Güler’i izlediğinde yetenekli olduğunu anlar. Doğal ki İspanya’da yıllarım geçti, hâlâ orayla bağlantım devam ediyor. Oradaki yetkililer, Barcelona ve Real Madrid çalışanları bana Arda Güler’i sordu. Ben de onun çok büyük bir yetenek olduğunu ve gelecekte çok daha uygun yerlere gelebileceğinden bahsettim. Yalnızca Arda Güler değil, farklı oyuncuları da bana soruyorlar, ben de burayla ilgili bilgileri veriyorum. Ben uygun futbolcunun ya da potansiyeli olan oyuncunun, düzgün futbolcularla idman yaptığı vakit daha çok gelişeceğini düşünüyorum. Bu manada Real Madrid, Arda Güler için çok büyük bir baht. Vinicius da Madrid’e gittiğinde sanırım 17 yaşındaydı, düzgün oyuncularla egzersiz yaparak bu günlere geldi. Arda’nın da bu türlü bir dönüşüm ve gelişim yaşayacağına inanıyorum.”

‘O GÜN TÜM TÜRKİYE YANIMDA OLDU’

Bir de konuşmak ister misin bilmiyorum lakin Başakşehir-PSG maçından bahsetmek istiyorum. O maçta ırkçılık yapıldı hakem tarafından. O gün hakkında neler söylemek istersin?

“Sadece benim için makûs bir gece değildi, bütün insanlık için berbat bir geceydi. Bu türlü bir olayın içinde bulunduğum için kendimi çok makus hissediyorum, asla bu türlü bir olayla gündeme gelmek istemezdim. Dünya gündeminde de bayağı yer aldı lakin artık bu ırkçılığa bir son vermemiz gerekiyor. FIFA bu mevzuda bir şeyler yapıyor, çözmek için uğraşıyor fakat bütün insanlık elini taşın altına koymalı. Irkçılık aptal işidir, yalnızca aptallar bu türlü aciz duruma düşer. Futbol cümbüş işidir, insanların kin ve nefret kusacağı bir alan değildir. Türkiye’de katiyetle ırkçılık yok, bunu net halde söyleyebilirim ama Avrupa’da vakit zaman yaşanıyor. Son periyotta İspanya’da da yaşandı. Vinicius da ırkçılığa maruz kaldı. Artık buna son verelim. O devir Okan Buruk hoca ve Göksel Gümüşdağ lider daima benimle birlikteydi, daima yanımda oldular ve o berbat anları birlikte aştık. Ekipteki herkes, hatta Türkiye’deki herkes o an benimle birlikteydi, daima bir arada savaştık.”

KISA KISA

Rakip olarak oynadığın en uygun futbolcu?

“Ronaldinho.”

Beraber oynadığın en âlâ futbolcu?

“Samuel Eto’o.”

Futbol mesleğinde yaşadığın en memnun an?

“Kamerun Ulusal Grubu’ndaki birinci maçım. Annem de stadyuma gelmişti ve gol atmıştım, biz kazanmıştık. Rakibi hatırlamıyorum fakat ben gol atınca annemin sevincini unutamam.”

Unutamadığın an?

“2006 yılında Mısır maçımız var. Penaltıyı atarsam Dünya Kupası’na gidecektik. Elemelerde kadronun en çok golünü ben attım ancak o penaltıyı kaçırdım. Çok berbattı, o. Unutamıyorum. Sonra 2 Dünya Kupası’na gittik lakin o sinerji yoktu.”

Avrupa Ligi yarı finali hayal kırıklığı mı, kazanılabilir miydi?

“Bence evet. Ben kart cezalısıydım, Meireles sakattı, Gökhan 5. dakikada sakatlandı. O vakit çok güçlüydük. Final aslında tek maç. Müsabaka Amsterdam’da. Orada çok Türk var. Kazanabilirdik…”

Şükrü Saraçoğlu Stadyumu?

“Büyük ve özel bir yer.”

Icardi, Dzeko, Aboubakar, Webo… Sıralama yapsan nasıl yaparsın?

“Aralarındaki en berbat isim Webo (gülerek). Aboubakar benim kardeşim, Dünya Kupası’nda Kamerun’u uçurdu. Icardi geçen dönem neler yaptı burada. Dzeko da 3 ay evvel Şampiyonlar Ligi finali oynadı. Çok çok büyük oyuncular, çok büyük meslekler. En berbatı Webo.”

FANATİK ÖZEL / Atalay Özçelikli