Akıllı lens uyarısı: “Akıllı mercek dediğimiz tedavi aslında herkese uygun değil”

Akıllı lensler herkes için akla yatkın olmayabilir

İyi değerlendirmeden takılan akıllı lensler istenemeyen sonuçlar doğurabiliyor

İSTANBUL – Hem yakın hem orta uzaklık hem de uzak görüş imkanı sağlayan ve halk ortasında akıllı lens olarak bilinen multifokal göz içi merceklerle ilgili Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi ikazlarda bulundu. Doç. Dr. Tanrıverdi, “Bu süreç önümüze gelen her hastaya yapabileceğimiz bir tedavi değildir. Mercekler, uygun olmayan hastaya gereğince değerlendirilmeden takıldığında sonrasında istenmeyen sonuçlar karşımıza çıkabiliyor ve bunu da düzeltmenin çok fazla bir yolu maalesef yok” dedi.

Halk ortasında akıllı lens ismiyle son vakitlerde popülerliği gitgide artan multifokal göz içi mercekler (lensler) hakkında merak edilenleri cevaplayan Medipol Üniversitesi Hastanesini Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi sürecin herkese yapılamayacağına dair kıymetli ikazlarda bulundu.

Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi öncelikli olarak akıllı lens tarifi ve süreci hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, “Aslında akıllı lens diye tabir edilen şey 3 odaklı trifokal merceklerdir. Hastalara ameliyatla gözün içine takılır. Ameliyat sonrasında da uzak, orta ara ve yakın görüşü düzelten merceklerdir. Yani 3 odaklı mercek manasına geliyor” dedi.

Herkese uygun değil!

İşlemin herkese uygun olmadığını ve öncesinde güzel bir değerlendirilme yapılması gerektiğini de aktaran Doç. Dr. Tanrıverdi, “Akıllı mercek dediğimiz tedavi aslında herkese uygun değil. Bunun için en uygun hastalar aslında kataraktlı olup bize katarakt nedeniyle ameliyata gelen ve mercek değişimi gereksinimi duyduğumuz hastalardır. Fakat bu mercekleri takmak için hastanın göz anatomisinin epeyce sağlıklı olması lazım. Uygun bir kornea, pupillası, retinası ve optik hududu yani tüm optik sistemin çok sağlıklı olması gerekiyor. Bunlardan birinde sorun varsa bu mercekler istediğimiz işlevleri göstermiyor. Örneğin, ağır göz kuruluğu, diyabeti ya da göz tansiyonu varsa bu süreci tercih etmiyoruz. Ayrıyeten bu mercekler 45 yaş üstüne uygulanan ameliyatlardır. Yani genç hastalarda da tercih ettiğimiz bir metot değil” dedi.

Uygun olmayan hastalarda mercek değişimi dışında düzeltmenin yolu yok

Sahip olunan göz açılarına da dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Tanrıverdi kelamlarına şu biçimde devam etti:

“Gözün belirli açıları var. Bu açıları uygun olan bireylere takılabilir. Şayet bu açılar uygun değilse bu merceği taktığımızda istenmeyen sonuçlarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar, gece ışık saçılmaları, bulanık görme, yakın ve uzak görüşte yetersiz düzeltme üzere sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Esasen şayet uygun hastaya takılmışsa genelde birinci 1-2 ay içerisinde bu tıp semptomları tekrar de görebiliyoruz. Ama bunlar ekseriyetle 1-2 ay içerisinde nöro adaptasyon denilen beynin adaptasyon olmasıyla kalkıyor. Lakin uygun olmayan bir hastaya takılmışsa bu sıkıntılar daha uzun sürebiliyor ya da kaybolmayabiliyor. İşte bunlar mutsuz hastalardır. Uygun olmayan yeteri kadar değerlendirilmeden takıldığında sonrasında istenmeyen sonuçlar karşımıza çıkabiliyor ve bunu da düzeltmenin çok fazla bir yolu da maalesef yok. Şayet düzeltilebilir bir kusur varsa müdahale ediliyor. Lakin öteki sorunlar şimdilik teknik manada mümkün değil. Şayet hastanın şikayetleri çok ileri dereceye varırsa ve görme azlığı varsa lakin merceği değiştirmemiz gerekiyor.”

“45 yaş üstünü tercih ediyoruz”

Son olarak da belirli bir yaş üstünde tercih edilen bir tedavi olduğunun altını çizen Tanrıverdi, “Bu o denli önüne gelene yapılabilecek bir ameliyat değil. Hastalarımızın kesinlikle şuurlu bir formda bu bahiste tecrübeli bir hastane ve tabibe başvurup fikir aldıktan sonra karşılıklı görüşle lakin karar verebilirler. Bir de sağlıklı hastalara yani görüşü gereğince bozulmamış hastalara biz bu ameliyatları önermiyoruz. Görüşü bozulan ya da kataraktlı olan önemli görme sorunu yaşayan ya da yüksek numaralı gözlük takan ve 45 yaş üstü hastalara biz bu ameliyatı öneriyoruz” diyerek kelamlarını sonlandırdı.