Beşiktaş, her büyük ekip üzere düşüşler yaşadı. Lakin böylesi birinci oldu. Daha dönem başında maksatlara uzak kaldı. Lig ve Avrupa’da işini mucizelere bıraktı. Kupa statüsü gereği topluluk umutsuz. Pekala Kartal nasıl bu duruma geldi. Herkesin hissesi var! Lider, idare, teknik takım, futbolcular ve medyanın. Tek tek açalım…

Ahmet Işık Çebi, güç zehirlenmesi yaşadı. Şampiyonluk sonrası süreci düzgün yönetemedi. Evvel Sergen Yalçın. Akabinde istemeyerek vazifeye getirdiği Şenol Güneş ve futbolu hatır gönül münasebeti ile teslim ettiği Ceyhun Karı atakları yaptı.

Eleştirilere büsbütün kendini kapattı. Ne yaparsam yapayım tek gerçek odur mantığı ile yürüdü. Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına tercih etti!

Aslında lidere en büyük ziyanı idare verdi. Çebi, siyah olan renge beyaz dese ‘evet’ diyecek boyuttalar. Yetmedi resmi ve gayri resmi tam 46 danışman var etrafında!

Bu yapay çember ile Engin Baltacı gayret etse de kısmen başarılı olabildi. Mevcut idare onaylı ‘gaz’ ve yaratılan pembe tablo gerçekleri örtmeye yetmedi.

Şenol Güneş ve takımı taraftarın dayanağını yanlış yorumladı. Astığım astık, kestiğim kestik misali davrandı. Transferlerde, Emre Kocadağ ve Ceyhun Yararı ile karşıt düştü. Alınması için isim vermedi. Alınanlara daima olumsuz baktı.

İşi daima yokuşa sürdü. Grup ile tüm bağları kopardı. Toplantıları bile Burak Yılmaz’a yaptırdı. Ulusal Takım’a dönmek için kulisler yaptı. Olmadı. Sistemsizlik sistemi sonunda saha skorları ile patladı. Ekibi ne fizik, ne de baş olarak hazırlayamadı.

Takım içinde kümeleşmeler yaşandı. Yabancılar birebir lisanı (Fransızca) konuştuğu için ayrıldılar. Güneş’in Afrika Kupası özelinde Afrika kökenli oyuncular hakkında yaptığı açıklamalar düşünce yarattı. Cenk ve Salih’in mukavele yenileme sendromu tavan yaptı.

Aboubakar haklı olarak pas alamamaktan yakındı. Bu tıp tartışmalar daima yaşandı. Takım istikrarsızlığı oyuncuları düşürdü.

Bu kadarı hiç yaşanmadı. Medya ile transferi yapanlar iç içe oldular. O denli ki yöneticiler kendi ortalarında konuşmak yerine, kendilerine yakın gazeteciler aracılığı ile haber gönderdiler. Daha da ileri gidip eleştirel haberler sonrası, kulübü takip eden muhabirleri ortaya sokup ilgili haberlerin kaldırılması için talepte bulundular. Asıl dert ise farklı. Beşiktaş hangi oyuncuya talip olsa, kimi alsa yere göğe sığdırmadılar. Birebir kalemşörler işler makûs gidince de; ekran, köşeleri ile toplumsal medyadan, tam aksi istikamette borazanlık yapmaya başladılar.

İşte bu genel çerçeve içinde gelinen nokta. Beşiktaş büyük topluluk. Çok çelme takılıp düşmemesi imkansız. Düştü. Lakin kalkmasını da bilir. Yeni idare, orta transfer periyodu. Yeni hoca. Amigoluk yapmayan medya ile birlikte yola girer. Tahminen bu dönemi ‘es’ geçer lakin yeni dönemlere yelken açar.