İsrail’in Filistin halkına yönelik ağır bombardımanı devam ederken Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘nde (UNHCR) üst seviye bir istifa geldi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üst seviye yöneticilerinden Volker Türk, BM‘nin Gazze’deki soykırım başarısızlığı nedeniyle istifa ettiğini duyurdu. 

“SOYKIRIMI DURDURMA GÜCÜMÜZ YOK”

New York Ofisi Yöneticisi Volker Türk, İsviçre’nin Cenevre kentindeki UNHCR Genel Merkezi Palais Wilson’dan ilettiği istifa mektubunda Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘ne yönelik çok sert kelamlar sarf etti. İsrail’in Gazze’ye hücumlarının soykırım haline dönüştüğünü belirten Turk, “hizmet ettiğimiz örgütün bu durumu durdurma gücü yok” dedi.

BM’nin daha evvel de Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da sivillere yönelik işlenen zulümlerde misyonunu yerine getiremediğini tabir eden Türk, örgütün bir kere daha başarısız olduğunu söyledi. 

ABD, İNGİLTERE VE AVRUPA KABAHAT ORTAĞI

ABD, İngiltere ve Avrupa’nın bu dehşetli hücumların hata ortağı olduğunu belirten Türk, “Bu hükümetler sırf kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Mukavelelerine hürmet gösterilmesini sağlamaya yönelik mutabakat yükümlülükleri vardır, lakin aslında bunlar faal olarak silahlandırılmaktadır.” tabirlerini kullandı.

Türk’ün istifa metninde şu kelamlara yer verdi;

Sayın Yüksek Komiser, 

Bu, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin New York Ofisi Yöneticisi olarak sizinle son resmi bağlantım olacak. 

Pek çok meslektaşımız da dahil olmak üzere dünya için büyük bir acının yaşandığı bir anda yazıyorum. Bir sefer daha gözlerimizin önünde bir soykırımın yaşandığını görüyoruz ve hizmet ettiğimiz Örgütün bunu durdurma gücü yok üzere görünüyor. 

1980’lerden bu yana Filistin’de insan haklarını araştıran, 1990’larda BM insan hakları danışmanı olarak Gazze’de yaşayan ve öncesinde ve sonrasında ülkede birçok insan hakları misyonu yürüten biri olarak bu benim için son derece şahsî bir durum. 

Tutsilere, Bosnalı Müslümanlara, Ezidilere, Rohingyalara yapılan soykırımlarda da bu salonlarda çalıştım. Her durumda, savunmasız sivil nüfusa karşı işlenen dehşetin tozu dumanı çöktüğünde, kitlesel zulmün önlenmesi, savunmasızların korunması ve hesap verebilirlik zorunluluklarını yerine getirme misyonumuzu yerine getirmediğimiz acı bir halde ortaya çıktı. 

Filistinlilere karşı arkası arkasına gelen cinayet ve zulüm dalgaları da bu biçimde oldu.  Yüksek Komiser, yeniden başarısız oluyoruz. Bu alanda otuz yılı aşkın tecrübeye sahip bir insan hakları avukatı olarak soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını çok güzel biliyorum. 

Ancak Filistin halkının, etno-milliyetçi yerleşimci sömürge ideolojisinden kaynaklanan, onlarca yıldır süren sistematik zulüm ve tasfiyenin devamı olan, büsbütün Arap statülerine dayanan ve bölgedeki başkanların açık niyet beyanlarıyla birleşen mevcut toptan katliamı. İsrail hükümeti ve ordusu kuşkuya yahut tartışmaya yer bırakmıyor. 

Gazze’de binlerce sivil katledilirken sivillerin meskenleri, okulları, kiliseleri, mescitleri ve sıhhat kurumları ahlaksızca akına uğruyor. İşgal altındaki Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria’da konutlar ele geçiriliyor ve büsbütün ırka dayalı olarak tekrar dağıtılıyor ve şiddetli yerleşimci pogromlarına İsrail askeri üniteleri eşlik ediyor. 

Ülke genelinde Apartheid karar sürüyor. Bu bir ders kitabı soykırım hadisesidir. Filistin’deki Avrupalı, etno-milliyetçi, yerleşimci sömürge projesi, Filistin’deki yerli Filistin ömrünün son kalıntılarının süratle yok edilmesine yönelik son kademesine girdi. 

Dahası, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa’nın büyük bir kısmının hükümetleri bu fecî akının büsbütün cürüm ortağıdır. Bu hükümetler sadece kendi taleplerini karşılamayı reddetmekle kalmıyor, Cenevre Kontratlarına hürmet gösterilmesini sağlamaya yönelik mutabakat yükümlülükleri vardır, lakin aslında bunlar etkin olarak silahlandırılmaktadır.

Volker Türk, 
İnsan Hakları Yüksek Komiseri Palais Wilson, 
Cenevre