KANAMA bozukluğu ile en kanlı kalp ameliyatlarından birine alındı, kalbi açıkta ağır bakımda tam 24 saat izlendi. Toplam 22 ünite kan verildi ve kalp kapağı yapay kapak ile değiştirildi. Rizeli inşaat mühendisi Emrullah Çitfçi, kanama bozukluğu hastalığı ‘Von Willebrand’ taşıyıcısıyken, enfeksiyona bağlı kalp kapağı değişimi ameliyatı ile sıhhatine kavuşan hasta olarak tıp literatürüne girecek.

Henüz 10 aylıkken kanama bozukluğu hastalığı olan Von Willebrand teşhisi konulan 31 yaşındaki inşaat mühendisi Emrullah Çiftçi, en ufak bir yaralanmada dahi hayati risk yaşadı. Geçtiğimiz ay ise kalp kapağı iltihabı nedeniyle en kanlı kalp ameliyatlarından birini olması gerektiğini öğrendi. Gittiği birçok hastane çok riskli olduğu için onu ameliyat etmeyi kabul etmedi. İstanbul’a gelen Çiftçi’nin enfeksiyon nedeniyle harap olan kalp kapağı, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi, Hematoloji ve Ağır Bakım takımlarının mucizevi gayreti sonucu muvaffakiyetle değiştirildi. Toplamda 22 ünite kan verilen genç mühendis, yaklaşık 5 saat ameliyatta kaldı. Kalp ameliyatı sonrası sızıntı riski nedeniyle ağır bakımda 24 saat kalbi açık bir biçimde izlendi. Hekimleri taşıdığı risk nedeniyle birinci ameliyat sonrası gece yarısına kadar hastaneden ayrılmadı. Kanamaya bağlı sızıntı giderilerek göğüs duvarı sonraki gün yapılan ikinci ameliyatla kapatılabildi. Ameliyatı gerçekleştiren Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Koray Ak, Çiftçi’nin tıp literatürüne gireceğini söyledi. Durdurulamayan kanama riski nedeniyle sürecin başından sonuna grupta yer alan Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Asu Fergün Yılmaz ise hemofili, Von Willebrand üzere kanama bozukluğu hastalarının, uygun merkezlerde yeterli takımlarla en büyük ameliyatları dahi olabileceklerini, bu nedenle hastaların bu tedavilerden yoksun bırakılmaması gerektiğini vurguladı.

KALP KAPAĞI MEKANİK PROTEZLE DEĞİŞTİRİLDİ

Özellikle hemofili hastalarında açık kalp ameliyatı tecrübelerinin bulunduğunu lakin bunların çoklukla koroner by-pass şekli ameliyatlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Koray Ak, “Tabii burada hem Von Willebrand hastalığı hem de hastalığın infektif endokardit olması bizi epeyce endişelendirdi. Olağanda infektif endokardit tek başına epey kompleks bir hastalık aslında. Bunun üzerine epey az görülen kanama bozukluğu hastalığı da eklenince bu hadiseyi çok enteresan ve idaresi güç bir olay halinde karşımıza getirdi. Birçok merkezle görüşmüş. En sonunda bize geldiği vakit biz kurul toplantısı yaptık. Kan bankası ve hematoloji laboratuvarı açısından mevcut faktör envanterimizi gözden geçirdik ve ameliyatın planlamasını yaptık. Aslında birinci maksadımız kapağı tamir edebilmekti, aort kapak tamiri de yaptığımız ameliyatlardan biri. Lakin Emrullah’ın kalp kapağı enfeksiyona bağlı önemli derecede harap olmuştu. Muhafaza talihimiz yoktu ve mekanik protez kapakla değiştirdik” dedi.

“GÖĞÜS DUVARI KAPATILMADAN AĞIR BAKIMA ALINDI”

Açık kalp ameliyatı sonrası ağır kanama sorunu yaşadıklarını ve hastayı göğüs duvarı açık bir biçimde ağır bakıma aldıklarını anlatan Prof. Dr. Ak, “Göğsü kapatamama durumu ortaya çıktıktan sonra, kanamayı denetim altına alabilir miyiz diye çok büyük bir telaş yaşadık. Hematoloji hocamız da hastanın başındaydı. O gece, gece yarısına kadar hastanede kaldık. Yaklaşık 24 saat bu formda takip ettik ve bu formda bile sızıntıların devam etmesi nedeniyle tekrar ameliyata aldık. Göğsü ikinci ameliyatta kapattık. Bu esnada da daima kan ve kan eseri transfüzyonu ile faktör replasmanı yaptık. Toplamda 20-22 ünite kan kullandık. Olağanda tahminen 1 ünite, tahminen hiç kullanmayız” sözlerini kullandı.

“RİSKİ 20 KAT DAHA FAZLAYDI”

Aort kapak değişimi ameliyatlarında risk yüzde 2’lerdeyken enfeksiyon sonrası meydana gelen “infektif endokardit” nedeniyle yapılan kapak ameliyatlarında bunun 2- 2,5 kat daha yükseldiğine, Çiftçi’nin kanama bozukluğu hastalığının da eklenmesiyle bu riskin 20 kat daha arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ak, “Emrullah’ın hastalığındaki üzere az görülen bir kanama sorunu eklendiği vakit bu ameliyatın riski yüzde 35-40’lara yükseliyor. Bu da ameliyat sonrası oluşacak kanama sorunları nedeniyle oluyor. İnfektif endokardit artı Von Willebrand hastalığı olan bir hadiseye literatürde rastlayamadık. Münasebetiyle bizim bu hadisede uyguladığımız tedavi usulleri ameliyat sonrası izlediğimiz protokoller bundan sonra bu hastaların tedavisine büyük ışık tutacak. Bu hadisemizi da literatüre bildirmeyi düşünüyoruz” diye konuştu.

“EN KANLI KALP AMELİYATLARINDAN BİRİ”

Hematoloji Anabilim Kısmı’ndan Doç. Dr. Asu Fergün Yılmaz ise “Bu hastalarda ameliyatlar ve travmalar epey risklidir. Hayatı tehdit eden kanamalar gözükebilir. Bu operasyonun ise kalp damar cerrahisinin en kanlı ameliyatlarından biri olduğunu biliyorduk. Epey riskli bir açık kalp ameliyatıydı. Hastanın kalbi pompa dediğimiz başka diğer bir aygıta bağlandı ve öncesinde de ağır kan sulandırıcıların verilmesi gerekti. Bu yüzden Emrullah’ta var olan faktör eksikliğini yerine koymamız gerekiyordu ve önemli bir formda faktör replasmanı da yaptık. Şunu da unutmamak lazım, kanama bozukluğu olan bu hastalara bir tabip tarafından şayet bir ameliyat endikasyonu konduysa, uygun merkezlerde, hematolog nezaretinde bu hastalıkları yönetmeyi bilen bir grupla tüm operasyonlar yapılabilir” biçiminde konuştu.

“HİÇBİR MERKEZ AMELİYATA YANAŞMADI”

Henüz bebekken evvel hemofili, sonra da Von Willebrand teşhisi aldığını söyleyen Emrullah Çiftçi, “Çocukluk denetimlerim vaktinde yani 10 aylıkken hemofili A teşhisi konuldu. 2003 yılında da Von Willebrand teşhisi aldım. Yalnızca yaralanma durumlarında muhakkak ilaçlar kullandım, onun dışında ömür uzunluğu iğne olmak zorunda kalmadım. Kısa bir müddet evvel efor sonrası çok derecede yüksek ateş ki genelde 40 derece üzerinde seyrediyordu, çok derecede yorgunluk şikayetiyle doktora gittim ve infektif endokardit teşhisim o vakit kondu. Hemen ameliyat olmam gerektiğini lakin ameliyat sırasında da hayati risk yaşayabileceğimi söylediler. Buraya gelene kadar 3 merkeze gittim, onun haricinde telefonla ve mail ile pek çok merkez ve doktora ulaştım. 10’dan fazla farklı isme danıştım. Aldığım yanıt daima birebirdi. Risk çok yüksek, bu ameliyatı yapamayız. En son buraya geldim ve buradaki hocalarımız ameliyatı yapabileceklerini söylediler. Ameliyattan uyandıktan sonra sanırım kurtardık diye düşündüm” dedi.