Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından Rusya ile Ukrayna ortasında yaşanan olaylara nedeniyle insani kurallardan uzak yaşayan Kırım Türkleri’ne dikkati çekmek için “İşgal Altındaki Ukrayna’da İnsan Hakları ve Kırım Tatarları” toplantısı düzenlendi. Toplantıda bölgede yaşayan insanların meseleleri ele alındı.

‘KIRIM TATAR ULUSAL HAREKETİ BİR İNSAN HAKLARI HAREKETİYDİ’

Toplantının açılış konuşmasını yapan Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Lideri Mükremin Şahin, insan haklarının ehemmiyetini vurgulayarak, “Bu siyasetle alakalı olan bir hak değil. İnsan olmanın getirdiği bir hak. Kırım Tatar ulusal hareketi birebir vakitte bir insan hakları hareketiydi. Sovyetler birliği vaktinde kırım tatar ulusal hareketi, ulusal hareket olarak nam kazandı lakin birebir vakitte dünyada insan hakları olarak danam kazandı, prestij kazandı hürmet gördü. Rusya Ukrayna’yı işgal etti, burada savaş kabahati işliyor ve soykırım uyguluyor. Ukrayna halkı burada kendi topraklarını koruyor” diye konuştu.

Büyükelçi Bodnar konuşmasında, Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarında, bilhassa de Kırım’da insan hakları alanında yaşanan sıkıntıların sadece temel hak ve özgürlüklerin ihlaliyle ilgili olmadığını, tıpkı vakitte memleketler arası sorumluluk problemiyle ve global reaksiyon gereksinimiyle da ilgili olduğunu belirtti.

‘MİLLETİMİZ 10 YILDIR UĞRAŞ EDİYOR, KESİNLİKLE RUSYA’NIN BELİNİ KIRACAĞIZ’

Kırım Tatar Ulusal Meclisi Lider Yardımcısı, Ukrayna Milletvekili ve Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Ortası Bağlantılar Kümesi Lideri Ahtem Çiygöz’de yaptığı konuşmada; 

“Milletimiz 10 yıldır çaba ediyor ve bunu bütün dünyaya gösterdi. Dünyaca tanınan uğraşımız, sıkıntı vakitler geçirdi ancak biz bunlara boyun eğmedik. Biz bu çaba sonunda kesinlikle Rusya’nın belini kıracağız” dedi.

‘KIRIM’IN YASA DIŞI İŞGALİ VE İLHAKI’

Yalçın Topçu’da  burada yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iştirakçiler ileterek şunları  tabir etti:

Değerli iştirakçiler, 2. Dünya savaşı ile milyonlarca  insanın vefatına yaralanıp evsiz kalmasına ve salgın hastalıklara sebep olunca BM Genel Konseyi,10 Aralık 1948’de yalnızca aşikâr bir ülke yahut kesiti değil tüm dünyayı kapsayan sivil insanların  haklarını müdafaaya yönelik ‘İnsan Hakları Üniversal Bildirgesini’ kabul etti.

Bildirgenin kabul edildiği gün olan 10 Aralık, bu bildiriyi imzalayan ancak bu güne kadar yaptıkları işgal ve ilhaklarla imzalarını çiğneyen ülkeler başta olmak üzere  birçok ülke tarafından  ‘Dünya İnsan Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır.

Bu duruma en bariz örnek ise 10 yıl evvel bu bildirgeyi imzalayan ülkelerin gözü önünde bildirgede imzası olan Rusya tarafından memleketler arası hukuk ve yasalar çiğnenerek Ukrayna toprağı olan Tatar Türklerinin kadim yurdu  Kırım’ın yasa dışı işgali ve ilhakıdır.

‘RUSYA, UKRAYNA TOPRAKLARININ KIRIM DAHİL YÜZDE 20’SİNİ İŞGAL VE İLHAK ETMİŞTİR’

Kırım’ın işgaliyle yetinmeyen Rusya bu sefer de, batı dünyasının tahrik demeçleri eşliğinde Şubat 2022 de başlattığı taarruzlarla Ukrayna topraklarının Kırım dahil yüzde yirmisini işgal ve ilhak etmiş durumdadır.

Türkiye devleti ve milletiyle; Ukrayna’nın Kırım dahil toprak bütünlüğünü ve egemenliğinin sağlanması, tıpkı vakitte Tatar Türklerinin kadim vatanları Kırım’da öz kimlikleri ile iyilik içinde yaşamalarını talep ediyor, destekliyor, gereğini yapıyor ve  ‘10 Aralık Dünya İnsan Hakları’ gününde bir an önce  adil ve adaletli bir barışın gerçekleşmesini diliyor.

‘DİĞER BİR ACI ÖRNEK İSE İSRAİL, NETANYAHU HÜKÜMETİ’

Diğer bir acı örnek ise İsrail; Netanyahu hükümetinin ve ‘İnsan Hakları Üniversal Bildirgesi’nde imzası bulunan yandaşı ülkelerce, Tevrat’tan alıntılar yapılarak, Gazze’de Filistinli bebeklerin, çocukların ve sivillerin üzerinden 7 Ekim’den bu yana sürdürülen soykırım, işgal ve sürgündür.

Türkiye ise ‘İnsan Hakları Üniversal Bildirgesi’nde imzası olan ülkelerin bu vahşeti körüklemek yerine soykırımı durdurup ,1967 hudutları içinde başşehri Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlamalarının, başta kendi ülkeleri olmak üzere dünyanın ve tüm insanlığın geleceği için öncelikli kural olduğunu her platformda ısrarla savunuyor.

Çünkü dünyamızın ve bütün insanlığın salt ve acil gereksinimi yalnızca Salt Adalet-sadece Salt Barıştır!..

‘Dünya İnsan Hakları Günü’nde; sivilleri, çocukları ve çevreyi gaye alan taarruzların, işgal ve ilhakın, kim tarafından, kime karşı, hangi koşul ve münasebet gereği yapılırsa yapılsın asla kabul edilemez bir insanlık suçu  olarak gören Türk devleti ve milleti faillerinin memleketler arası ceza mahkemeleri tarafından yargılanmasını tüm insanlığın geleceği için  ‘İnsan Hakları Üniversal Bildirgesi’nde imzası olan BM Genel Konseyi üyesi ülkelerden insanlık ismine talep ediyor.

Türkiye; devleti ve milletiyle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın  liderliğinde, hukuksuz işgal ve ilhakların olmadığı, sivillerin, çocukların, bebeklerin öldürülmediği, ekosistemin yok edilmediği, barışın ve adaletin hakim olduğu ve her insanın en doğal insanlık haklarını, bilhassa Çin’in egemenliğindeki Uygur Türklerinin de kesintisiz yaşayacağı bir dünya için verdiği legal gayretini kararlılıkla sürdürmektedir. 

Sözlerime son verirken,90 yıl evvel Sovyet Rusya’nın diktatörü Stalin ve yandaşlarının milyonlarca Ukraynalıya yaptıkları ‘Holodomor Soykırımın’ yıldönümünde katillerini lanetle, hayatını kaybedenleri  de tâzimle ve hürmetle yad ediyor sizleri tekrar hürmetle selamlıyorum.”

‘İŞKENCELER VE YAKALAMALAR DEVAM ETMEKTE’

Türk-İslam dünyasının büyük evladı Kırım Tatarlarının Efsanevi Ulusal Başkanı ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’da yaptığı konuşmada,

“Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna’da yaşananlarla alakalı yaptığı açıklamalara, Dışişleri Bakanlığı’nın her bir tutuklamaya karşı gösterdiği reaksiyonlarına karşın azaplar ve yakalamalar devam etmekte. Yüzlerce çocuk anne, babasız kaldı. O çaresiz çocuklara yardım eden insanlara da baskı yapılıyor ve mahpusa atılıyor. Barış hakkında çok kelamlar gördüm. Ortacılar ateşkes olsun masaya oturalım diyorlar. Neden masaya oturalım? Masaya oturmak için evvel bu işgalci devlet, işgal ettiği topraklardan gitmeli” dedi.

Rusya’nın takındığı mevcut tutumla barışın gelemeyeceğini vurgulayan Kırımoğlu, “Tek koşulumuz var, bizim topraklarımızı terk etsinler” Mevcut savaşın Kırım Tatarları için yeryüzünde var olma ya da yok olma problemi olduğunu belirten Kırımoğlu,

“Biz, 50 yıldan uzun mühlet vatanımıza dönmek için çaba verdik. 2014 yılında Ruslar geldikten sonra en az 30 bin Kırım Tatarı mecburen vatanlarını terk ettiler. Bu insanlarımızın büyük bir çoğunluğu Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde düşmanla savaş halinde” şeklinde konuştu.

Kırım Derneği Genel Merkezine ilişkin Dr. Ahmed İhsan Kırımlı Toplumsal Tesisi’nde yer alan Bekir Sıtkı Çobanzade Kütüphanesi’nde gerçekleşen aktifliğe;  Türk İşbirliği ve Uyum Ajansı (TİKA) Lider Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, Kırım Vakfı Lideri Tuncer Kalkay, Kırım Gelişim Vakfı Lideri Ümit Şilit, Kırım Ulusal Varlık Vakfı Lideri Lenur Mambetov, Avrasya Muharrirler Birliği Lideri Yakup Ömeroğlu ve Kırım Derneğinin idare heyeti üyeleri ile Kırım Tatar halkının ulusal gayretine takviye veren çok sayıda isim katıldı.