Süper Lig’in 15. haftasında MKE Ankaragücü ile Çaykur Rizespor karşı karşıya gelmiş ve çaba 1-1 sona ermişti. Fakat müsabakanın son düdüğüyle birlikte skandal bir olay yaşanmış, alana giren MKE Ankaragücü Lideri Faruk Koca ve beraberindekiler hakem Halil Umut Meler’e önemli formda saldırmıştı. Yerde tekmelenen ve hastaneye kaldırılan Meler’in durumu sonrası hakemlerden ortak açıklama gelmiş, Faruk Koca ve yanındakiler ise tutuklanmıştı. Dünyanın konuştuğu olayı muharrirlerimiz kıymetlendirdi. İşte eski hakem Deniz Çoban, Cem Dizdar, Serkan Akcan ve Erman Özgür’ün yorumları…

CEM DİZDAR / DÖNÜŞÜM BEKLEMEK İYİMSERLİK

Bütün mevzuyu hakemler üzerinden değerlendirenlerin zihniyeti Ankara’da bir hakeme yumruk attı, yetmedi yere düşmüş birisini tekmeledi. Cürmün kişiselliği prensibi gereği bunu yapanlar ceza alacak şüphesiz. Fakat bunun toplumda bir dönüşüme neden olacağını düşünmek yersiz bir optimistlik. Bir şeyin dönüşüme neden olabilmesi için toplum tarafından içselleştirilmesi gerekir. Türkiye’de ne bunun kanunu ne de niyetlisi var. Koşamadıkları ve oynayamadıkları oyunu hakem üzerinden dizayn etmeye çalışan, oyuna en büyük ziyanı veren yapılar, bütün ülkenin şahit olduğu bu olay üzerinden kendilerini paka çekmeye çalışacaklar. Futbolda şiddet istemediğini argüman edenler birinci fırsatta geçmiş uygulamaları hayata geçirecekler. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Türkiye’de yaşamak kâfi. Zira Türkiye’de futbolun idman kapasitesi kadar entellektüel ve vicdanı kapasitesi de düşük. Hangisinin daha geride olduğunu tespit etmek için futbolla ilgili tüm alanlara 5 dakikalık göz atmak yetiyor. İster TFF’de, ister kulüplerde, ister medyada ister taraftarda…

SERKAN AKCAN / PEKALA ‘NEFRET OBJESİ’ YAPANLAR!

Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e attığı yumruk ve peşinden adamlarının onu yerde tekmelediği an Türk futbolunun nasıl bir bataklığa saplandığının delili üzere. Meler’in yüzünde patlayan o yumruğu atan tahminen Faruk Koca lakin o ortamı hazırlayan yıllardır alandaki her türlü başarısızlığa kılıf arayan tüm kulüpler, onların yöneticileri, teknik yöneticiler ve her fırsatta hakemi baskı altına almaya çalışan kimi futbolcular. Hakemler, futbol dünyasının her bir paydaşı tarafından bir nefret nesnesi haline getirilirken fanatizmin geldiği boyut kimsenin umurunda olmadı. Hepsi olayı kınama yarışına girmiş olsalar da bir hafta sonra her şey kaldığı yerden devam edecekse Meler’e atılan yumruğun devamının gelmesi kaçınılmaz. Bu linç teşebbüsünü yapanlar adalet önünde bedelini ödemeli, peşinden TFF sportif müeyyideleri en ağırından vermeli. Sonrası daha kıymetli. Kin ve nefret tohumu eken her bir bireye caydırıcı cezalar verilmeli. Diğer türlü bu olay milat olmaktan çıkar, münferit bir hücum olarak tarihteki yerini alır.

ERMAN ÖZGÜR / BEDEL ÖDENMELİ!

Artık bu rezaletlerin bitmesi için Halil Umut Meler olayını bir milada çevirmenin yanlışsız yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Ankaragücü’nün daha evvel evrakı kabarık bir kulüp olduğunu unutmadan en ağır cezayı alması, saldırıyı yapanların bir daha stadların yakınından bile geçememesi gerek. Otobüsü kurşunlanmış ekip otobüsleri, stada hakem kapatan yöneticiler, her başarısızlığı hakemler ve MHK’ya yıkan teknik yöneticiler, taraftarları telaffuzları ile nefretle besleyenler için o denli cezalar verilmeli ki beşerler futboldan aldığı keyfe geri dönebilsin. Madem tüm dünyanın gözü önünde futbolumuzun pahasına taban yaptırdılar, herkes yaptığının bedelini ödemeli.

DENİZ ÇOBAN / HAKEMLER KARARLILAR

11 Aralık Türk futbolunun kara gecesi olarak tarihe geçti. O gece yayıncı kuruluştaki Trio programını tamamlar tamamlamaz, program arkadaşım Bülent Yıldırım’la birlikte birinci uçakla Ankara’ya geçerek, Halil Umut Meler’i ziyaret ettik. Hastaneye 04.00 civarı ulaştığımızda hakemlerin takviye için hastaneye geldiklerine şahit oldum. Hastanede olmayan hakemler de en geç saat 08.00 olacak halde organize olmuşlardı. Yaşanan bu alçak atağa karşı tek vücuttular, kararlıydılar. Ortalarında fevkalade bir dayanışma gördüm. Bütün hakemler, TFF’nin ligleri erteleme kararını açıklamadan çok evvel maçlara çıkmayacaklarını Futbol İdare Sistemi üzerinden MHK’ye bildirmişlerdi. Yani ligleri ertelemekten öteki seçenek bırakmamışlardı.

Birlikte karar verecekler

Halil Umut Meler sıhhatine kavuşmadan ve onun da olduğu bir toplantıda birlikte karar almadan maçlara çıkmama konusunda kararlıydılar. Hastaneye gelecek olan TFF Lideri, İdare Heyeti, MHK Lider ve üyelerini beklemeden, onlarla yan yana gelmeden hastaneden ayrıldılar. Bu tavırları; TFF ve MHK’nin iradesiyle hareket etmediklerini, bütün kararları kendi iradeleriyle aldıklarını, TFF idaresi ve MHK idaresine de kırgın olduklarını gösteriyordu. Yaşananlar hakemlerle birlikte tüm hakem ailelerini de ziyadesiyle yıprattı. Duygusal olarak toparlanmaları vakit alacaktır. Başta Halil Umut Meler ve ailesi olmak üzere tüm hakemlere ve ailelerine tekrardan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.