Lifiyle dokumacılığa, çiğidiyle yağ endüstrisine, küspesiyle de hayvancılık kesimine ham unsur sağlaması münasebetiyle stratejik eserlerin başında gelen ve Şanlıurfa’da yaklaşık 2 milyon dekar alanda ekimi yapılan pamukta bu dönem 1 milyon ton rekolte bekleniyor.

Şanlıurfa’da şu günlerde çiçeklenme evresinde olan “beyaz altın”da mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle kayıp yaşanmaması için üreticilerin dikkatli olması isteniyor.

“SUYU  YETERLİ VEREMEZSEK PAMUKTA GERİLİM MEYDANA GELİR”

Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, AA muhabirine, Türkiye’deki pamuk üretiminin yüzde 42’sinin yapıldığı Şanlıurfa’nın ülkenin pamuk deposu pozisyonunda bulunduğunu söyledi.

Bu yıl kentte yaklaşık 2 milyon dekarlık alanda pamuk ekildiğini ve dönemin çok güzel geçtiğini belirten Öztürkmen, “Bu yıl ortalama 1 milyon ton pamuk rekoltesi bekleniyor. Maliyetler yüksek olsa da kıymetli bir hastalık yaşanmaması çiftçinin yüzünü güldürdü. Bitkinin gereksinimi olan suyu verdiğimiz üzere o bitkinin daha hoş çalışmasını, daha çok pamuk bağlamasını, daha çok çiçek bağlamasını sağlamış olacağız.” dedi.

Öztürkmen, pamuğun suyu seven bir bitki olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

“Bir kilogram pamuğun 500 litre suya gereksinimi var. Sulama periyodunu yeterli ayarlarsanız, bitkisel eserinizi daha yeterli alabilirsiniz. Bu devirde hava sıcaklığı 45-46 derecelere ulaşıyor. Bitkilerimizin sağlıklı bir halde çalışabilmesi için kesinlikle istenildiği kadar, çok su vermeden ve akşam saatlerinde sulama yapmalıyız. Bitkinin gereksinimi olan suyu verdiğimiz üzere o bitkinin daha hoş çalışmasını, daha çok pamuk bağlamasını, daha çok çiçek bağlamasını sağlamış olacağız. Ağustos ayının ortasıyla eylülün birinci haftasına kadar olan taraklanma, çiçeklenme ve kozanın oluşumun büyümesi devri. Hasebiyle suyun yeterli verilmesi çok değerli. Şayet biz suyu yeterli veremezsek pamukta gerilim meydana gelir. Bir çiftçi öbür çiftçiden daha az randıman alabilir. Bunun sebepleri pamuktaki gerilimle ilgili. O yüzden suyun uygun bir biçimde verilmesi gerekiyor. Eylül ayının ortalarına yanlışsız artık kozalar açılmaya başladığı vakit çiftçilerimiz şayet koza ölçüsü yüzde 15 civarında açmaya başlamışsa artık sulamayı kesmeliler.”

“AKŞAM SULAMASI RANDIMANI ARTIRIR”

Özellikle salma sulama yapılan bölgelerde sulamanın akşam yapılmasının ehemmiyetine değinen Öztürkmen, şöyle devam etti:

“Özellikle Harran bölgesi salma sulamanın mecbur yapıldığı bir ova. Zira su kendi ayağıyla geliyor. Bu cins bölgelerde biz bilhassa sulamanın akşam saatlerinde yapılmasını istiyoruz. Zira sulamayı öğlen sıcağında yaparsak verdiğimiz suyun büyük bir ölçüsü buharlaşmayla kaybolacak ve verdiğimiz suyu bitki fakat havalar serinleyince almaya başlayacak. Bu sıcakta bitki çalışamaz. Yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki akşam sulaması hem randımanı artırıyor hem de bitki düzgün gelişiyor. İkinci bir sulama sistemi ise damla sulama yahut yağmurlama sulama. Bunlar artık çağdaş sulama sistemleri. Damlama sulama sistemi yaptığımız takdirde yabancı otu azaltıyoruz. Bitkinin istediği suyu istediği kadar verebiliyoruz. Çok su vermediğimiz için bitki çok sudan kaynaklanan hastalık ve ziyanlar yaşamamış oluyor.”